Her güzel şeyin olduğu gibi, milyonlarca insan tarafından kullanılan, açık kaynak yazılımcıların göz bebeği olan Linux’un da tabii ki bir hikayesi bulunmakta.
Linux hakkında bilgi sahibi olmayanlar için çok kısa bir bilgi vererek makalemize başlamak istiyorum. Linux: Linus Torvalds tarafından temelleri atılan, açık kaynak kodlu bir işletim sistemi çekirdeğidir. Biz bu makalemizde Linuxun kurucusu olan Linus Torvalds’ın başarı hikayesinden bahsedeceğiz.
Linus Torvalds 1969 yılında Fin’in başkenti Helsinki’de doğmuştur. Linus’un babası Nils Torvalds komünist görüşe sahip bir yazar iken, annesi Anna Torvalds ise yine aynı görüşe sahip olan bir öğretim üyesiydi. Linus çocukluk dönemlerini üniversitede istatistik profesörü olan dedesinin yanında geçirmiştir.
Profesör dedesinin şahsi kullanım için aldığı bilgisayar ile Linus bilgisayarla tanışmıştır. Yaşıtları sokakta oyun oynarken linus bilgisayarlara çok fazla ilgi duymakta ve tüm gününü bilgisayar ve kodlamayla geçirmiştir. Assembly komutlarıyla program yazmaya merak salmıştır. Linus ayrıca matematik ve fen bilimleriyle de çok ilgilenmiştir ve yakın çevresi tarafından matematik kurdu olarak da bilinmektedir.
Linus üniversite çağına geldiğinde tek bir hedefi vardı “Bilgisayar Mühendisi” olmak. Üniversite sınavını çok rahat bir şekilde geçerek üniversiteyi kazandı ve C programlama dilini öğrenmeye başladı. C dilini öğrendikten sonra Tanenbaum’un “Operation Systems” adlı kitabını satın almış ve tüm odağını bu kitaba vermiştir. Linus bu kitap sayesinde makineye direk hükmeden kodlar yazmaya ve CPU üzerinde işlemler yapmaya başlamıştır. Ancak Linus kendisine ait bir bilgisayarı olmadığı için çalışmalarına çok rahat devam edemiyordu ve bu sorunu çözmek için 1991 yılında taksitle 3500 Dolara bir 386 PC aldı.
Linus ilk bilgisayarı eline ulaşır ulaşmaz ilk iş olarak içindeki işletim sistemi olan MS-Dosu sildi. Ancak MS-Dos yerine bilgisayara yükleyeceği başka bir işletim sistemi bulunmuyordu. Profesör dedesinin sayesinde yalnızca üniversitelerde kullanılan UNIX adlı bir işletim sisteminin varlığından haberi vardı. Ancak bu işletim sistemi ücretliydi ve kapalı kutu gibi saklanıyordu. Yalnızca üniversitelerin ağında çalışıyordu ve hiçbir şey yüklenmiyordu.
Linus UNIX’i çok seviyordu ancak ona ulaşmak oldukça zordu. Ulaşmak istese bile UNIX çok pahallı olduğundan satın alacak parasıda yoktu. UNIX güzeldi ancak yukarıdaki sebeplerden ötürü bunun bir önemi yoktu. O dönemde bir işletim sistemi sıkıntısı yaşandığı çok açık ortadaydı. Bu sorunu ortadan kaldırmak için “Free Software” adında bir oluşum Richard Stallman tarafından kurulmuştu. Bu oluşum GNU ( GNU not UNIX) altında ticari işletim sistemlerine ve yazılımlara meydan okumaya başlamıştı.
Linus bu karmaşa içinde bilgisayarına yükleyecek bir işletim sistemi arıyordu ve “Operation Systems” kitabında okuduğu MINIX işletim sistemi aklına geldi. Kitabın yazarı eğitici materyal olarak isteyen herkese bu işletim sistemini 16 disketle gönderiyordu. Linus işletim sistemini istedi ancak gelmesi 1 ay kadar bir süre buldu.
MINIX geldiği gibi hemen kurmaya başladı ancak MINIX ücretsiz olsa bile bir çok yönden Linus’un beklentisini karşılamadı ve berbattı. Lisansı gereği değişmiyordu ve kodların bir kısmıda saklıydı. Ancak başka yazılımcıların geliştirdiği yamalar sayesinde düzeltmeler yapılabiliyordu ve linus MINIX için bir çok yama yazarak MINIX’e büyük katkı sağladı.
Linus bir terminal aracılığıyla üniversiteye bağlanıyor haber ve duyuruları okuyordu. Sonra bir gün kendi terminalini yazmaya karar verdi. Linus ilk olarak bu terminali MINIX üzerinde yazmayı düşündü ancak daha sonra CPU üzerinde çalışacak bir emulatör yazmaya karar verdi. Linus böylelikle bilgisayar mimarisini daha iyi anlamayı hedefliyordu. Yazacağı bu prototipin dünyanın dengesini değiştireceğinden kendisinin bile haberi yoktu.
Linus emulatörünü MINIX üzerinde yazıp derliyor diskete kaydediyor ve kendi emülatörüne BIOS üzerinden erişiyordu. Artık üniversiteye kendi emülatörü üzerinden bağlanıyordu. Ancak bu emülatör yalnızca okuma yapabiliyordu. Linus bu emülatöre okuma yazma ve kaydetme özelliği de eklemek istiyordu ancak yeterli bilgisi yoktu. Tekrar araştırmaya koyuldu ve tüm zamanını buna harcamaya başladı.
Linus birgün üniversiteye bağlanırken bir hata yaptı ve yalnışlıkla MINIX ve kendi emulatörünü komple sildi. Ya MINIX’i tekrar yükleyecekti yada kendi sistemini yazacaktı. Linus ticari tüm işletim sistemlerine meydan okuyarak POSIX’e uyumlu kendi sistemini yazmaya karar verdi. POSIX ile ilgili bilgiler için üniversitede bir hocasından yardım istedi ve hocasıda dosyaların bulunduğu FTP’yi linusun kullanıma açtı ve gelişmelerden ilk kendisinin haberi olmasını istedi.
Linus kısa bir sürede kendi sistemini oluşturdu ve Freax ismini verdi. Linus yazılım camiasına Freaxı tanıtmak için sabırsızlanıyordu ve üniversitedeki UNIX grubuna freaxı şöyle duyurdu:
“MINIX’te ne görmek isterdiniz? Bedava bir işletim sistemi yazdığını, hobi amaçlı olduğunu, GNU gibi büyük ve profesyonel olmayacağını, tekrar edelim, GNU gibi büyük ve profesyonel olmayacağını…”
Linus bu işletim sistemini tamamen açık kaynak koduyla FTP’ye koymaya hazırdı. POSIX hakkında bilgileri FTP ile paylaşıma açan hocası dosyaları FTP’ye atarken Freax değil linusun kendi bilgisayarında kullandığı sürücü adını verdi. Linux…
Linux yazılım camiası tarafından çok büyük ilgi gördü ve bir çağın en büyük sorunlarından birine ayna tuttu. Linux hikayesinin ikinci bölümünde görüşmek üzere. Linux ile kalın…
İlk Yorumu Siz Yapın